top of page
  • Yazarın fotoğrafıBaran Şansal

TENKİS DAVASI NEDİR

SAKLI PAY VE TENKİS KAVRAMI


Miras bırakan, tasarruf özgürlüğünün sınırları içinde kalmak koşuluyla malvarlığının tamamında veya bir bölümünde sağlar arası ya da ölüme bağlı tasarrufta bulunabilir. Miras bırakanın tasarruf özgürlüğünün sınırını, saklı pay sahibi mirasçıların saklı payları oluşturur.

İsviçre ve Türk Medeni Kanunları çoğu kıta Avrupası ülkesinde olduğu gibi miras bırakana belli yakınlıkları olan yasal mirasçıları miras bırakanın bazı tasarruflarına karşı korumuştur. Bu sistemde yasanın miras payını koruduğu mirasçılara saklı paylı (mahfuz hisseli) mirasçılar ve bunların miras paylarının miras bırakanın tasarruflarına karşı korunan kısmına da saklı pay denilmektedir. Hukukumuzda saklı paylı mirasçılar miras bırakanın alt soyu, ana ve babası ile eşidir.

Miras bırakanın saklı paylı mirasçılarının bu saklı paylarının dışında kalan ve serbestçe tasarruf etmesi mümkün olan tereke kısmına ise tasarruf nisabı (oranı) denilmektedir.

TENKİS DAVASI

Miras bırakan, mirasçılarının saklı payları hariç olmak üzere, terekesinde her türlü tasarrufu gerçekleştirebilir. Miras bırakan bu tasarrufları sağlığında yapabileceği gibi, ölüme bağlı tasarruf biçiminde de yapabilir. Ancak miras bırakan sözü edilen tasarruflarla tasarruf özgürlüğünün sınırları aşarak saklı payları ihlal ederse, TMK m. 560’ta öngörüldüğü üzere mirasçılar, saklı paylarını karşılığını elde edebilmek amacıyla “tenkis davası” açabilirler.

Tenkis davası, kural olarak saklı paylı mirasçıların ve istisnaen de saklı paylı mirasçıların alacaklılarının, hâkimden miras bırakanın tasarruf oranını aşan kazandırmaların bu oranda etkisizleştirilmesini talep ettikleri davadır. Tenkis davası için bir nevi saklı payın yaptırımı denilebilir.

1. Tenkis Davasının Hukuki Niteliği


Tenkis davası yenilik doğuran bir dava niteliğindedir. Zira bu davadaki talep doğrultusunda hâkimin vereceği kararla miras bırakanın yaptığı bazı kazandırıcı işlemler mirasın açıldığı tarihten itibaren geçmişe etkili olarak hüküm doğurarak kısmen veya tamamen geçersizleşmiş olacaklardır. Burada miras hukukuna özgü bir iptal davası söz konusudur.


Tenkis davası kural olarak miras bırakanın ölümü üzerine açılabilir. Çünkü saklı payın ve tasarruf edilebilir kısmın tespiti, terekenin miras bırakanın ölümü tarihindeki durumuna göre yapılabilir. Bu nedenle saklı pay sahibi mirasçılar, henüz miras bırakan hayattayken, miras bırakanın yaptığı tasarruflarla saklı payları zedelediği gerekçesiyle (örneğin bağışlanan bir şeyi zaman kaybedilirse geri almak imkansızlaşacak olsa bile) tenkis davası açamayacakları gibi, ihtiyati tedbir gibi taleplerde de bulunamazlar. Her durumda miras bırakanın ölümü beklenmek zorundadır.

Tenkis davası hukuki niteliği itibarıyla HMK m.107’de düzenlenen belirsiz alacak davasıdır. Bu dava, davacının dava açarken talep konusunun miktarını tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemediği ya da objektif olarak imkânsız olduğu durumlarda açılabilir. Böyle bir durumda davacı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktarı ya da değeri belirterek bu davayı açabilir. Gerçekten, konuya ilişkin bir kararda Yargıtay, “ … tenkis hesabı uzmanlık gerektiren bir iş olup, davacıdan davanın başında saklı payının ihlal edilip edilmediğini, ihlal edilmiş ise bunun miktarını bilmesini beklemek hayatın olağan akışına aykırıdır. Dava dilekçesinde gösterilen miktar; harca esas alınan tahmini değerdir. Bu bakımdan tenkis davalarında, davacının dava dilekçesinde gösterdiği dava değeri ile talebini sınırladığını söyleyebilme olanağı yoktur ve bu tür davalar 6100 sayılı HMK’nın 107.maddesinde düzenlenen belirsiz alacak davalarının örneğini teşkil eder…” demek suretiyle tenkis davasının bir tür belirsiz alacak davası olduğuna kanaat getirmiştir.


Burada üzerinde durulması gereken bir diğer husus ise, tenkis davasının hukuki niteliği itibarıyla bir eda davası olup olmadığıdır. Bilindiği üzere eda davaları, davalının bir şeyi vermeye, yapmaya veya yapmamaya mahkûm edilmesini amaçlayan bir dava türüdür (HMK m.105). Doktrinde bu konuda iki farklı görüş bulunmaktadır. Bir görüşe göre; tenkis davası hukuki niteliği bakımından eda davası olmayıp, inşai bir davadır. Bu davanın olumlu sonuçlanması, davalının zilyetliğinde bulunan malların kendiliğinden davacıya geçmesini sağlamaz. Bunun için somut olayın özelliklerine göre, ayrı bir miras sebebiyle istihkak davası, paylaşma davası veya şahsi bir dava biçiminde ayrı bir eda davası açılmalıdır. Diğer bir görüşe göre ise; tenkis davasının kapsamında eda hükmü de yer almaktadır. Tenkis davasının kazanılmış olması halinde, miras bırakan tarafından davalıya yapılmış bulunan kazandırmaların ayrıca bir eda davası açılmaksızın davacıya iadesi mümkündür. Kanaatimizce, ikinci görüş daha isabetli olup, tenkis davasının amacıyla daha iyi örtüşmektedir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da konuya ilişkin olarak vermiş olduğu bir kararında, “…Tenkis davası, tasarrufa konu malın lehtarın eline geçmiş olması halinde, eda istemini de kapsar…” olduğuna hükmederek, ikinci görüşü benimsemiştir.





Tarafları

a) Davacılar

Kural olarak tenkis davasını açabilecek olanlar MK 560/1 uyarınca sadece saklı paylı mirasçılardır. Saklı payı ihlal edilen birden fazla mirasçının olması durumunda, bu kişiler tenkis davasını birlikte açabilecekleri gibi, ayrı ayrı da açabilirler. Ancak dava sonucunda verilen karar kişisel etkili olduğundan, yalnızca davanın tarafları arasında hüküm doğurur. Bu nedenle, dava açmamış ya da davaya katılmamış mirasçıların tenkis kararından yararlanabilmeleri mümkün değildir.

MK 560/2 uyarınca miras bırakanın aksini amaçladığı anlaşılmadıkça ölüme bağlı tasarruflarda mirasçıların hisselerine ilişkin olarak kararlaştırdığı hükümlerin bir kazandırma değil sadece bir paylaştırma kuralı sayılmasıdır. Örneğin miras bırakan (m) vasiyetnamesinde değeri 250.000 TL olan evini oğlu (a)’ya değeri 100.000 TL olan evini ise kızı (b)’ye vasiyet etmesi durumunda (m) oğluna 150.000 TL’lik bir kazandırma yapmak istemiş sayılmayacak, sadece bir paylaştırma kuralı getirmiş sayılarak (a)’nın (b)’ye 125.000 TL denkleştirme parası ödemesi gerekecektir. Bu durumda tenkise tabi bir kazandırma yoktur. Ancak m vasiyetinde örneğin her zaman bana daha yakın ve saygılı olan oğlum a ya bu davranışından dolayı daha pahalı olan daireyi bırakıyorum derse bu durumda m a’ya alacağı dairenin değer farkı kadar (150.000) ölüme bağlı kazandırmada bulunmuş demektir. Bunun b nin saklı payına tecavüz edip etmediği bulunacak ve eden miktar b tarafından açılacak bir tenkis davası ile istenebilecektir.

MK 562’de saklı paylı mirasçıların dışında istisnaen onların alacaklılarının da tenkis davası açabilecekleri düzenlenmiştir. Ancak alacaklıların dava açma hakkı saklı paylı mirasçılara göre bazı bakımlardan sınırlıdır.

Öncelikle bu kişiler ancak alacaklısı oldukları saklı paylı mirasçı hakkında ellerinde aciz vesikası olması kaydıyla tenkis davası açabilirler.

Saklı paylı mirasçı şayet iflas etmişse bu takdirde her bir alacaklı değil sadece iflas masası tenkis davası açma yetkisine sahiptir.

İkinci olarak alacaklılar ve iflas masası ancak saklı paylı mirasçıya tenkis davası açması için bir süre verip bunun sonucunda dava açılmaması üzerine kendileri tenkis davası açabilirler.


b) Davalılar


Tenkis davasında davalılar miras bırakanın tasarruf oranını aşarak saklı paylara tecavüz eden ve kanunen tenkise tabi tutulan kazandırmaların yapıldığı kişilerdir.

Tenkis davası ancak şahsi ve nispi bir talep hakkına imkân vereceğinden tenkise tabi tasarrufun miras bırakan tarafından yapıldığı kişiye karşı yöneltilebilir. Bununla birlikte tenkis edilecek kazandırma konusu malı vaktiyle devralan davalının bunu üçüncü kişiye devretmiş olması halinde, bu kişiye başvurulup vurulamayacağı şayet başvurabilecekse bu başvurunun hukuki gerekçesi son derece tartışmalıdır. Yargıtay 1975 tarihli bir içtihadı birleştirme kararında kötü niyetli olarak yani malı tenkisten kaçırmak maksadıyla üçüncü kişiye devri durumunda üçüncü kişiye de dava açılabileceği yönündedir. Ancak bu görüş doktrinde kabul görmemektedir.

c. Süresi ve Yetkili Mahkeme

Tenkis davasının açılma süreleri MK 571 hükmünde düzenlenmiştir. Buna göre tenkis davası açma hakkı mirasçılar saklı paylarına tecavüz edildiğini öğrendikleri günden itibaren bir yıl ve her halde vasiyetnameler hakkında açıldıkları tarihten diğer tasarruflar hakkında mirasın açılmasından itibaren on yıl geçmesiyle düşecektir. Öğrenmeden itibaren başlayan bir yıllık süre miras bırakanın ölümünden önce başlamış olmaz. Örneğin bir çocuk babasının yaptığı bir kazandırma ile müstakbel saklı payına tecavüz edildiğini bilse bile babası ölüp miras açılmadan önce bir yıllık süre işlemeye başlamaz. Vasiyetnamelere ilişkin olarak ise vasiyetnameden açılmadan ancak mirasbırakan öldükten sonra tecavüzü öğrenen bakımından ise bir yıllık süre işlemeye başlayacaktır.

On yıllık sürenin başlangıcı ise sağlararası kazandırmalar ve miras sözleşmeleri için mirasın açıldığı tarih, vasiyetnameler için ise vasiyetin açıldığı tarihtir. On yıllık sürenin dolması üzerine saklı paylı mirasçı henüz saklı payına tecavüzü öğrenmemiş olsa bile tenkis davası açma imkanını kaybedecektir.

Bu süreler Hak düşürücü sürelerdir.

TENKİS DEFİ

MK 571/3 uyarınca tenkis iddiası defi yoluyla her zaman ileri sürülebilir. Böylece kanun koyucu tenkis davasının sürelerini kaçırdığı için tenkis davası açamayacak olan saklı paylı mirasçıya tenkisi kendisine yönelik taleplere defi yoluyla ileri sürme hakkı tanımıştır.

Tenkis defi saklı paylı mirasçıya tenkise konu kazandırmanın lehtarı tarafından yöneltilecek her talepte ileri sürülemez. Sadece kazandırma lehtarının doğrudan bu kazandırmaya dayanarak kazandırma konusu malın veya paranın kendisine verilmesine yönelik taleplerine karşı ileri sürülebilir. Örneğin kendisine miras bırakan tarafından tasarruf oranını aşacak şekilde bir ev veya bir miktar para vasiyet edilmiş olan kişiye karşı tenkis davasını süresi içinde açmayan saklı paylı mirasçı, aradan ne kadar süre geçmiş olursa olsun, vasiyetin tenfizine dair lehdar tarafından kendisine açılan bir davada saklı payına tecavüz ettiği oranda bu parayı vermekten kaçınabilecektir.

TENKİSTE SIRA

Miras bırakanın yapmış olduğu sağlar arası ya da ölüme bağlı bir kazandırmanın tasarruf nisabını aşarak saklı payları ihlal etmesi halinde, saklı payları ihlal edilen mirasçılar bu paylarını elde edebilmek amacıyla tenkis davası açabilirler. Tenkis davasına tek bir kazandırmanın konu olması halinde, bu kazandırmanın tenkisi işlemi oldukça kolaydır. Zira böyle bir durumda, tenkis davasına konu olan sağlar arası ya da ölüme bağlı tasarruf, saklı payları ihlal ettiği ölçüde tenkise tabi olacak ve yine bu ölçüde kısmen ya da tamamen hükümsüz hale gelecektir. Buna karşılık, miras bırakanın saklı payları ihlal eden birden fazla tasarrufu varsa ve bu tasarrufların bazıları sağlar arası, bazıları ise ölüme bağlı tasarruf biçiminde yapılmışsa, bu tasarrufların nasıl bir sıra izlenerek ve ne oranda tenkis edileceği sorunu gündeme gelmektedir. Bu duruma “Tenkiste sıra” adı verilmektedir. TMK m.570’te tenkiste sıra kavramı hükme bağlanmış olup, tasarruf nisabını aşan birden fazla kazandırmanın varlığı halinde bu kazandırmalardan hangisinin daha önce, hangisinin daha sonra tenkis edileceği düzenlenmiştir. Anılan hükme göre; “Tenkis, saklı pay tamamlanıncaya kadar, önce ölüme bağlı tasarruflardan; bu yetmezse, en yeni tarihlisinden en eskisine doğru geriye gidilmek üzere sağlar arası kazandırmalardan yapılır. Kamu tüzel kişileri ile kamuya yararlı dernek ve vakıflara yapılan ölüme bağlı tasarruflar ve sağlar arası kazandırmalar en son sırada tenkis edilir.” Hükümden de anlaşıldığı üzere, saklı payları ihlal eden ölüme bağlı ve sağlar arası tasarrufların bir arada bulunması halinde, öncelikle ölüme bağlı tasarruflar tenkis edilecektir. Eğer ölüme bağlı tasarrufun tenkis edilmesiyle mirasçılar saklı paylarını elde etmişlerse, bu durumda sağlar arası tasarrufların tenkis edilmesi söz konusu olmayacaktır. Buna karşılık, ölüme bağlı tasarrufun tenkisine rağmen saklı pay ihlali devam ediyorsa, sağlar arası tasarruflar da en yeni tarihli olandan başlanarak tenkis edilecektir. Kamu tüzel kişileri ile kamuya yararlı dernek ve vakıflara yapılan kazandırmalar ise ancak ölüme bağlı ve sağlar arası tasarrufların tenkis edilmesine rağmen saklı payların karşılığının alınamaması durumunda tenkise tabi olacaktır.

Son olarak, tenkiste sırayı düzenleyen TMK m.570 hükmünün emredici olduğu kabul edilmektedir. Bunun sonucu olarak, miras bırakanın yapacağı bir ölüme bağlı tasarrufla bu kuralın aksini öngörebilmesi mümkün değildir. Örneğin, miras bırakan sağlar arası kazandırmaların daha önce tenkis edileceğini kararlaştıramayacağı gibi, sağlar arası kazandırmalardan ilk olarak en eski tarihli olanın tenkise tabi olacağını da öngöremez. Miras bırakanın böyle bir beyanda bulunmuş olması halinde, bu beyan dikkate alınmadan tenkis işlemi gerçekleştirilecektir.


Ölüme Bağlı Kazandırmaların Tenkisi


1. Saklı Paylı Olmayan Mirasçılara Yapılan Kazandırmalar


Miras bırakanın ölüme bağlı tasarruflarının ilk sırada tenkis edilecektir. Burada miras bırakanın tek bir ölüme bağlı tasarrufunun bulunması durumunda, tenkis işlemi kolaylıkla gerçekleştirilir. Zira böyle bir durumda saklı paylar elde edilinceye kadar tasarruf kısmen veya tamamen tenkis edilecektir. Buna karşılık miras bırakanın tasarruf nisabını aşan birden fazla ölüme bağlı tasarrufu var ve saklı payların ihlali miktarı kazandırmaların toplam değerinden daha az ise, yani söz konusu kazandırmaların kısmen tenkis edilmesi gerekiyorsa, bu durumda kazandırmaların ne oranda tenkis edileceğinin belirlenmesi gereklidir. TMK m.563/I’de ölüme bağlı tasarrufların orantılı olarak tenkis edileceği ifade edilmiştir. Anılan hükme göre; “Tenkis, miras bırakanın arzusunun başka türlü olduğu tasarruftan anlaşılmadıkça, mirasçı atanması yoluyla veya diğer bir ölüme bağlı tasarrufla elde edilen kazandırmaların tamamında, orantılı olarak yapılır.” Belirtmek gerekir ki bu hükmün uygulanabilmesi bakımından söz konusu ölüme bağlı tasarrufun vasiyetname ya da miras sözleşmesi biçiminde yapılmış olmasının veya tasarrufun yapılış tarihinin bir önemi bulunmamaktadır. Yani miras bırakanın yapmış olduğu tasarruflar ister vasiyetname ister miras sözleşmesi biçiminde olsun, farklı tarihlerde yapılmış olsalar bile orantılı tenkise tabi tutulur. Sağlar arası tasarruflardan farklı olarak, burada eski tarihli-yeni tarihli ayrımının yapılmamasının sebebi, ölüme bağlı tasarrufların hüküm ve sonuçlarını her halükârda miras bırakanın ölümüyle meydana getirecek olmasıdır. Zira ölüme bağlı tasarruf hangi tarihte yapılmış olursa olsun, tasarruf lehtarı bakımından miras bırakanın ölümü anına kadar yalnızca beklenen hakkı söz konusudur. Ölüme bağlı tasarrufların orantılı tenkisini bir örnekle somutlaştıralım: Miras bırakan (M) öldüğünde, kızı (K) hayattadır. (M), yaptığı vasiyetname ile arkadaşı (A)’ya 20.000 TL, (B)’ye ise 60.000 TL vasiyette bulunmuştur. Tereke ise 100.000 TL’dir. Bu durumda (K)’nın saklı payı 50.000 TL’dir. Ancak ölüme bağlı tasarrufların toplam miktarı 80.000 TL olduğundan, (K) terekeden saklı payının 20.000 TL’lik kısmını alabilir. Burada 30.000 TL’lik saklı pay ihlali söz konusudur. Bu kısmın elde edilebilmesi için ölüme bağlı tasarrufların orantılı biçimde tenkis edilmesi gerekir. Sabit tenkis oranı ise ihlal edilen saklı payların ölüme bağlı tasarrufların toplamına bölünmesiyle bulunur. Burada sabit tenkis oranı ihlal edilen saklı pay olan 30.000 TL’nin tasarrufların toplam miktarı olan 80.000 TL’ye bölünmesiyle 3/8 olarak elde edilir. Yani her bir tasarruf bu oranda tenkis edilir. Bunun sonucu olarak, (A)’ya vasiyet edilen 20.000 TL’nin 3/8’i (7500 TL), (B)’ye vasiyet edilen 60.000 TL’nin 3/8’i (22.500 TL) tenkis edilir. İki tasarrufun tenkis edilmesiyle ortaya çıkan miktar (30.000 TL) da (K)’nın saklı payının ihlal edilen kısmını oluşturur.


2. Saklı Paylı Mirasçılara Yapılan Kazandırmalar


Miras bırakanın ölüme bağlı tasarrufu saklı paylı mirasçılar lehine yapmış olması halinde tenkis işleminin nasıl gerçekleştirileceği TMK m.561’de özel olarak düzenlenmiştir. Anılan hükme göre; “Saklı pay sahibi mirasçılara ölüme bağlı tasarrufla yapılan ve tasarruf edilebilir kısmı aşan kazandırmaların onların saklı paylarını aşan kısmı orantılı olarak tenkise tabi olur.” Hükümden de anlaşıldığı üzere, saklı paylı olmayan kişilere yapılan tasarruflardan farklı olarak, burada tasarrufun tamamı değil, yalnızca lehine tasarrufta bulunulan saklı paylı mirasçının saklı payını aşan kısmı tenkise tabi olacaktır. Bunun sebebi ise, saklı paylı mirasçıların kendilerine yapılan tasarrufları saklı paylarına mahsup etmek durumunda olmalarıdır. Bu şekilde saklı paya mahsup edilen bir kazandırmanın tamamının tenkise tabi tutulması, saklı paylı mirasçının saklı payını elde edememesine yol açacaktır. Bu nedenle, saklı paylı mirasçıya yapılan kazandırmanın tamamı saklı payına mahsup edilir, aşan kısım ise orantılı olarak tenkise tabi tutulur. Saklı paylı mirasçılara yapılan kazandırmaların nasıl tenkis edileceğini bir örnekle açıklayalım:

Miras bırakan (M) öldüğünde geride çocukları (A), (B) ve (C) kalmıştır. (M); (A)’ya 40.000 TL, (B)’ye ise 20.000 TL vasiyette bulunmuştur. Net tereke 60.000 TL’dir. Burada her bir mirasçının saklı payı 10.000 TL olup, ölüme bağlı tasarrufların toplam miktarı 60.000 TL olduğundan (C) saklı payını elde edememiştir. (C)’nin tenkis davası açması durumunda (A) ve (B)’ye yapılan kazandırmalar saklı paylı oldukları için saklı paylarını aşan kısımları orantılı olarak tenkis edilecektir. (A)’nın saklı payını aşan kısım 30.000 TL, (B)’nin ise 10.000 TL’dir. Tenkis oranı ise ihlal edilen saklı pay miktarı olan 10.000 TL’nin saklı payları aşan kısımların toplamı olan 40.000 TL’ye bölünmesiyle ¼ olarak bulunur. Bu durumda (A)’ya yapılan kazandırmanın saklı payı aşan kısmının (30.000 TL) ¼’ü (7500 TL); (B)’ye yapılan kazandırmanın saklı payı aşan kısmının (10.000 TL) ¼’ü (2500 TL) tenkis edilir.


Miras bırakanın ölüme bağlı tasarruflarının bazılarını saklı paylı mirasçılar lehine, bazılarını ise üçüncü kişiler lehine yapmış olması durumunda tenkis edilecek miktarın nasıl hesaplanacağını bir örnekle açıklayalım: Miras bırakan (M) öldüğünde geride çocukları (A) ve (B) kalmıştır. (M), (A)’ya 45.000 TL, arkadaşı (C)’ye ise 10.000 TL vasiyette bulunmuştur. Terekesi ise 60.000 TL’dir. Burada (A) ve (B)’nin her birinin saklı payı 15.000 TL’dir. (B)’nin saklı payının 10.000 TL’lik kısmı ihlal edilmiştir. (A) saklı pay sahibi olduğundan, kendisine yapılan kazandırmanın yalnızca saklı payını aşan kısmı (30.000 TL) tenkis edilecektir. Buna karşılık, (C) saklı paylı olmadığından kendisine yapılan kazandırmanın tamamı (10.000 TL) tenkise tabi tutulacaktır. Bu durumda tenkis oranı ihlal edilen kısım olan 10.000 TL’nin tenkise tabi tasarrufların toplamına (40.000 TL) bölünmesiyle ¼ olarak bulunur. Sonuç olarak (A)’dan 7500 TL, (C)’den ise 2500 TL tenkis edilecektir.



C. Sağlar Arası Tasarrufların Tenkisinde Sıra


Miras bırakanın ölüme bağlı tasarrufunun bulunmaması veya ölüme bağlı tasarrufların tenkis edilmesine rağmen saklı payların tamamen elde edilememesi hallerinde sağlar arası tasarrufların tenkisi söz konusu olur. Sağlar arası tasarrufların tenkisi ise TMK m.570 hükmüne göre gerçekleştirilir. Anılan hükümde tenkis işleminin miras bırakanın en yeni tarihli sağlar arası tasarrufundan başlanarak en eski tarihli olana doğru yapılacağı ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere, burada ölüme bağlı tasarruflarda geçerli olan orantılı tenkis ilkesi, yerini tarihe göre tenkis ilkesine bırakmıştır. Bu ilke uyarınca, ilk olarak miras bırakanın ölüm tarihine en yakın olan kazandırma tenkis edilir. Eğer bu yeterli olmazsa, saklı paylar tamamlanıncaya kadar sırasıyla daha eski tarihli olan kazandırmaların tenkisiyle devam edilir. En yeni tarihli kazandırmanın ilk sırada tenkis edilmesinin temel sebebi ise, miras bırakanın ölümüne yakın tarihte yapmış olduğu kazandırmalarda saklı payları ihlal etme olasılığının daha yüksek olması, buna karşılık eski tarihli olan kazandırmaların genellikle miras bırakanın tasarruf nisabı sınırları içerisinde kalmasıdır.

Miras bırakanın sağlar arası tasarruflarının nasıl tenkis edildiğini bir örnekle açıklayalım: Miras bırakan (M) öldüğünde, geride kızı (K) kalmıştır. (M), ölümünden 7 ay önce arkadaşı (A)’ya 10.000 TL, ölümünden 9 ay önce ise (B)’ye 40.000 TL bağışta bulunmuştur. Yeğeni (Y)’ye ise 5.000 TL vasiyet etmiştir. Net tereke sağlar arası tasarruflar dahil 60.000 TL’dir. Burada (K)’nın saklı payı 30.000 TL olup, 25.000 TL’lik bir ihlal söz konusudur. İlk olarak, ölüme bağlı tasarruf olan 5.000 TL’lik vasiyetin tamamı tenkis edilir. Daha sonra kalan 20.000 TL’lik kısım için en yeni tarihli olan (A)’ya yapılan 10.000 TL’lik bağış tenkise tabi olur. Bu tasarrufun da tamamı tenkis edildikten sonra kalan kısım için daha eski tarihli olan (B)’ye yapılan 40.000 TL’lik bağışın 10.000 TL’si tenkis edilir.




D. Kamu Tüzel Kişileri ile Kamuya Yararlı Dernekler ve Vakıflar Lehine Yapılan Kazandırmaların Tenkisinde Sıra


TMK m.570/2 hükmüne göre, “Kamu tüzel kişileri ile kamuya yararlı dernek ve vakıflara yapılan ölüme bağlı tasarruflar ve sağlar arası kazandırmalar en son sırada tenkis edilir.” Hükmün gerekçesinde, kamu yararına yapılan kazandırmaların son sırada tenkis edilmesinin sebebi, kişilerin bu nitelikte tasarrufta bulunmaya özendirilmesi olarak ifade edilmiştir. Belirtelim ki, bu tür bir kazandırmanın tenkise tabi olabilmesi için, miras bırakanın ölüme bağlı ve sağlar arası tasarruflarının tenkis edilmesine rağmen mirasçıların saklı paylarını tamamen elde edememiş olmaları gerekir.



TENKİSİ ÖZELLİK TAŞIYAN BAZI KAZANDIRMALAR


1- Değerinde Azalma Olmaksızın Bölünemeyecek Şeyin Vasiyetinde Tenkis


Bir miktar para veya bir misli eşyanın tenkisi kolaydır. Ancak bir ev, araba, tablo vs. gibi bölünemeyen şeyler için durum farklıdır. Bu durumlarda tenkis kazandırmanın parasal değerine göre yapılır ancak tenkisi gereken miktarın tahsili hususunda MK 564 hükmü vasiyet alacaklısına bir seçim hakkı tanımıştır. Buna göre elindeki mal tenkis edilecek olan vasiyet alacaklısı, dilerse tenkis edilecek miktarı nakden öder ve malın verilmesini talep eder, dilerse malı terekeye bırakarak tenkis dışı kısmın değerini para olarak talep eder.


Örneğin m tarafından kendisine 200.000 tl değerinde otomobil vasiyet edilen a, m’nin oğlu b’nin açtığı tenkis davası üzerine bu kazandırmanın 50.000 tl’sinin tenkisi gerektiği ortaya çıkmışsa dilerse b’ye 5 milyon lira verip vasiyet konusu otomobili alacak, dilerse otomobili almaktan vazgeçtiğini belirterek b’den 150.000 lira isteyecektir.


2- İntifa ve İrat Kazandırmalarında Tenkis


İntifa ve irat kazandırmaları miras bırakanın bir malını veya bir hakkını başkasına vasiyet etmeyip mevcut malı veya hakkı üzerinde bir başkasına intifa hakkı tanıması veya bunun gelirini bırakması şeklindeki kazandırmalardır. Bu tür kazandırmalarda kazandırma konusu intifa veya gelirin parasal değerinin bulunarak buna göre tenkis hesabı yapılması kabul edilmektedir. Bu tıpkı Borçlar Hukukundaki destekten yoksun kalma zararının hesaplanması gibi varsayımsal ve yaklaşık bir hesaplama olacaktır.


Bu hesaplamaların çok sağlam sayılmayacak bir varsayımdan ibaret olduğunu göz önüne alan kanun koyucu MK 568 hükmünde bu durumlar için saklı paylı mirasçılara bir seçim yetkisi tanınmıştır. Bu hükme göre saklı paylı mirasçılar intifa ve irat kazandırmalarını bulunacak parasal değerine göre tenkis ettirebilecekleri gibi bunun yerine miras bırakanın tasarruf oranını vererek intifa ve irat kazandırmalarını tamamen ortadan kaldırabilirler.


3 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


Post: Blog2_Post
bottom of page